Genel itibarıyla gübre, kuşların ve otçulların dışkısıdır ve hatta amonyak açısından oldukça zengin olan yarasaların dışkıları bile gübre olarak kullanılabilir. Aslında konu bizim dışkılarımız olduğunda da ön yargımızı kırıp bu fikre bir nebze sıcak bakabiliriz.
Peki insan dışkılarının, çiftlik gübresine dönüşümü nasıl bir yolculuğa sahip?
Öncelikle insan atıklarını geri dönüştürme fikrinin, gerçekten mantıklı olup olmadığını irdeleyelim.
2030 yılında dünya nüfusunun aşağı yukarı 8,5 milyara ulaşacağı öngörüldüğünde nüfustaki bu hızlı artışın, hızlı kentleşmeyi de beraberinde getireceği fikri ortaya çıkar. Ayrıca bu durum, kentsel ve yarı kırsal alanlarda insan atıklarının bertaraf edilmesinde çeşitli zorlukları da beraberinde getirir.
Öte yandan hızlı nüfus artışı, aynı zamanda nüfusu destekleyecek yeterli gıdanın sağlanması için gıda üretiminin de artması gerektiği anlamına gelir.
Peki insan dışkısında neler var?
İdrar ve dışkı, atık ürünler olarak kabul edilir ancak şaşırtıcı bir şekilde, toprağı besleyecek besinleri içinde barındırır. Şöyle ki insan idrarı; %90 su, %14-18 nitrojen, %13 karbon, %3,7 fosfor ve potasyum içerir.
Böbreklerin süzme işlemini gerçekleştirerek kandan çıkardığı bir atık olan üre ise idrardaki organik bileşenlerin %50’sini oluşturur ve nitrojenin %85’i ürede sabittir. Geriye kalan %5 nitrojen, toplam amonyaktır.
Üre, idrar çıkışından hemen sonra bakteriler tarafından hidrolize edilir ve bikarbonat ve karbonata dönüştürülür. Nitrojenin %90’ı ise amonyak olarak kalır.
Bunun yanında dışkı %75 su, %25 katı madde içerir.
Bunlar arasında %50 karbon, %5-7 nitrojen, %3-4 fosfor ve %1-2 potasyum vardır. Ayrıca idrar ve dışkı, magnezyum ve selenyum gibi mikro besinleri de içerir. Aslında bu besinlerin tümü, mahsul yetiştirmek için geri dönüşüm noktasında oldukça etkilidir.
Örneğin bir çalışmada 520 kilogramlık insan dışkısının; 7,5 kilogram fosfor, nitrojen, potasyum ve 250 kilogram tahıl üretimine olanak sağlayan mikro besinleri üretebildiği öngörülür. Bu da 1 yılda 1 kişiye yetebilecek gıda anlamına gelir.
Öte yandan insan dışkısı; ağır metaller, çeşitli ilaçlar, patojenler ve sentetik hormonlar da içerir. E hâl böyle olunca insan atıklarını tarlalarda veya bahçelerde kullanmadan önce arıtmamız gerekir.
İnsan dışkısını gübreye dönüştürme fikri, aslında yeni değildir.
Bu gübreler 9. yüzyıldan beri tarımsal amaçlarla kullanılır ve özellikle Çin ve Japonya gibi ülkeler de 16. yüzyıldan beri bu dönüşüm fikrinden yararlanır. Ayrıca 18. yüzyılda Japonya’da insan atıkları, çiftliklerde gübre olarak kullanıldığından oldukça değerliydi.
Bu sebeple yoğun nüfuslu şehirlerden gelen insan dışkıları, tarım alanlarına taşınırdı ve hatta dışkıları gübre olarak kullanmak için satın almaya gücü yetmeyen çiftçiler, bu dışkıları gönül rahatlığıyla çalardı.
19. yüzyıla gelindiğinde ise Avrupalı çiftçiler, insan gübrelerini bir süre kullandı fakat daha sonra sentetik gübreye geçiş yaptı. Ancak Güneydoğu Asya, Afrika, Çin ve Latin Amerika gibi bazı küçük çiftçiler, insan dışkısını gübre olarak kullanmaya hâlâ devam etmekte.
Fakat insan dışkısının gübre olarak kullanılmasının yararlarının yanı sıra insanlar ve bazı çiftçiler, sosyo-kültürel tabulardan dolayı zaman zaman bu fikre sıcak bakmayabilir.
Bu tabular ise genellikle dışkının kötü kokusu, görsel iticilik ve çeşitli hastalıklar kapma riskidir. Örneğin Gana’da 400 çiftçiyle yapılan bir ankette; kişilerin %87’si insan dışkısına, elle veya başka şekilde temas edilmesinin sağlık riski oluşturduğu sonucuna vardı ancak dışkıların, mahsuller için verimli olduğunda da hemfikirdiler.
Ayrıca Almanya’daki araştırmacılar, ikisi insan idrarından biri insan dışkısından olmak üzere üç tür lahana yetiştirdiler ve bunların verimini, organik bir gübre ile karşılaştırdılar.
İdrar bazlı gübrelerden elde edilen verim ticari gübreye kıyasla daha yüksekken; dışkıyla gübrelenen mahsül, ticari gübreye göre %20-30 daha düşüktü. Öte yandan dışkı bazlı gübre, toprağın karbon içeriğini iyileştirmişti.
Daha da önemlisi; araştırmacılar insan dışkısını kauçuk katkı maddeleri, ağrı kesiciler, hormonlar ve böcek kovucular gibi kimyasallar açısından test ederek bu gübrelerin güvenliğini değerlendirmeye çalıştılar. Fakat bu çalışmalar %93 oranında bir sonuca ulaşamadı.
Sonuç olarak çiftçiler, işletme maliyetlerini azaltma ve toprağın besin değerini artırma noktasında insan dışkısını kullanmanın avantajlarının farkındadır.
Ancak değindiğimiz gibi bazı zamanlar sosyal tabular ve tüketicinin kabulüyle ilgili endişeler sebebiyle, insan dışkısını kullanmakta tereddütler vardır. Bu tereddütleri ortadan kaldırmak için ise insan atıklarını arıtma noktasındaki teknolojiler ve bu işlemin insan sağlığı noktasındaki riskler daha ayrıntılı şekilde araştırılabilir.
İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: